Fikri Mülkiyet Hakları Nelerdir?
Fikri mülkiyet hakları iki başlık altında incelenmektedir:
- Telif Hakları: Bilim, edebiyat, musiki, güzel sanatlar ve sinema eserleri olarak kabul edilen her türlü fikir ve sanat ürünlerini icra eden eser sahiplerinin haklarını müdafaa eder. Ayrıca; sanatçıların, fonogrom yapımcılarının, radyo ve televizyon kuruluşlarının, filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren film yapımcılarının haklarını korumak amacıyla oluşturulan kuralları da içermektedir.
- Sınai Haklar: Patentler, faydalı modeller, tasarımlar, markalar, coğrafi işaretler ve entegre devre topografyalarını kapsamaktadır.
Fikri Mülkiyet Hukuku’nun birtakım ilkeleri vardır
- Tescil İlkesi: Marka, patent, tasarım gibi sınai haklar; kural olarak tescil ettirmekle doğarlar. Türkiye’deki tescil makamı Türk Patent Enstitüsü’dür.
- Ülkesellik İlkesi: Her ülke, maddi ve şekli şartları tamamlamak suretiyle fikri mülkiyet haklarını kendi sınırları içerisinde müdafaa etmektedir. Nitekim bir tek başvuru ile birden çok ülkede tescil belgesi alınması da mümkündür.
- Gerçek Hak Sahipliği İlkesi: Bu ilke özellikle sınai haklar kapsamında benimsenmiştir. Hak sahibi olmayan kişiye bir şekilde herhangi bir tasarım veya marka tescil edilmişse eğer gerçek hak sahibinin buna itiraz etme hakkı vardır. Ancak bu belge iptal edilinceye kadar o kişi belgenin sağladığı haklardan istifade etmeye devam edebilmektedir.
- Rüçhan (Öncelik) İlkesi: Bu ilke yalnızca sınai hakları ilgilendirmektedir. Rüçhan hakkı, sahibine başvuru önceliği vermektedir. Rüçhan hakkı süresi ise; patent ve faydalı modeller için ilk başvuru veya sergi tarihinden başlayarak on iki ay, marka ve tasarımlar için de altı ay olarak belirlenmiştir.
- Ön Kullanım Hakkı: Bu ilke yalnızca patent, faydalı model ve tasarım gibi sınai hakları ilgilendirmektedir. Buna göre birbirinden habersiz bir şekilde iki kişi aynı ürünü geliştirirse eğer, burada belge ilk başvuran kişiye verilmektedir.
- Tükenme İlkesi: Fikri mülkiyet hakkı bulunan ürün bir kez satıldıktan sonra hak sahibi o ürünün sonraki satışına bir daha karışamaz, müdahale edemez. Ancak pek tabii ki bu ürünün ilk etaptaki satışı hak sahibinin bilgisi ve izni dahilinde gerçekleşmek zorundadır.
- Sessiz Kalma Nedeniyle Hak Kaybı İlkesi: Hakkını uzun bir süre kullanmayan kişi, karşı tarafa yine kullanmayacağına dair bir güven verirse eğer; oluşturulan bu güvenden dolayı hakkını bir daha kullanmayacağı kanısına varılır. Uzun süre sessiz kalıp sonradan dava açması ise hakkın kötüye kullanılması olarak kabul edilir.
- Kümülatif Koruma İlkesi: Fikri bir ürünün birden fazla mevzuat tarafından korunması manasına gelmektedir.